Özet:
Günümüzdeki malpraktis (tıbbi uygulama hatası) davalarının önde gelen sebeplerinden biri olan ve sağlık hukukunda da giderek popülerleşen aydınlatılmış onam süreci; hastanın kendisine uygulanacak herhangi bir tıbbi işleme onay verebilmesi ya da reddedebilmesi için yeterince bilgilendirilmesi, aldığı bilgi üzerine düşünmesi, özgür seçimine dayalı kararını vermesi sürecidir.
Hastadan aydınlatılmış onam alınması iyi hekimlik uygulaması önkoşullarından biridir ve tıp etiğinin temel ilkelerinden olan özerklik ilkesine dayanmaktadır. Özerklik; kişinin kendisine ilişkin konularda, kendi değerlerine dayanarak kararlar verme olanağı olarak tanımlanabilir.
Doktorlar aynı zamanda hekimlik faaliyetlerinden doğacak hasta zararları için kendilerini “aydınlatılmış onam formları” ile bir miktar güvence altına almakta ve bu sayede tedavi uygulamalarını daha rahat yapmaktadırlar. Bu yöntemin bir benzerinin “rıza senedi” ismi ile Osmanlı Tıp pratiğinde uygulandığı görülmüştür. Kadı ve şahitler huzurunda, hasta varislerinin imzaladıkları “rıza senedi” ile hem hastanın müdahaleyi kabul ettiği hem de hasta varislerinin hekimi dava etmeyeceklerinin teyidi alınmıştır. Buna rağmen çözülemeyen davalar günümüzdekilerle benzerlik göstermektedir.
Tüm sağlık çalışanlarını yakından ilgilendiren bir konu olmasına rağmen sıklıkla hekimleri maddi ve manevi zarara uğrattığını sanırım söylememize gerek yok. Peki nedir bu aydınlatılmış onam? Hekim olarak yükümlülüğümüz nedir? Hazırsanız meslek hayatımızın ilk gününden itibaren sorumluluğunu alacağımız, tıp eğitimimizde müfredata koyulması gerekliliğinin önemi henüz anlaşılmamış aydınlatılmış onam konusunu yakından ele alalım…
Aydınlatışmış Onam Nedir?
Aydınlatılmış onam, uygulanacak tıbbi müdahale öncesinde hastaya gerekli bilgileri aktarma, bu bilgiyi anlaşılır kılma, hastanın sorularını yanıtlama, gerekiyorsa başkalarına danışmak için fırsat tanıyarak hastayla birlikte en doğru karara varma sürecidir.
Bu noktada tıbbi müdahale terimini kısaca açıklayalım.
Tıbbi müdahale: Tıp mesleğini icraya yetkili kişiler tarafından uygulanan, sağlığı koruma, hastalıkların teşhis ve tedavisi için ilgili meslekî yükümlülükler ve standartlara uygun olarak tıbbın sınırları içinde gerçekleştirilen fizikî ve ruhî girişimi ifade eder.
Kısaca tüm tıbbi hareketleri, özellikle önleyici bakımı, teşhisi, tedaviyi, rehabilitasyonu veya bu kapsamdaki araştırmaları kapsayacak kadar geniş anlaşılmalıdır.
Tıbbi müdahalelerinin kişinin vücut bütünlüğüne yönelik saldırı niteliğinde olan diğer müdahalelerden farkı; kanun koyucunun tıp mesleğini belirli kurallara bağlayıp düzenleyerek, bu işlemlerin uygulanması bakımından meslek mensuplarına özel yetki vermiş olması ve müdahalenin kişinin sağlık refahını artırmayı amaçlamasıdır. Buradan hareketle tıbbi müdahale kavramının üç unsurdan oluştuğunu söyleyebiliriz. Bu unsurlar;
1. Tıbbi müdahalenin tıp mesleğini icraya yetkili kişiler tarafından gerçekleştirilmesi,
2. Kişinin sağlık refahının sağlanması, korunması ya da artırılması amaçlarına yönelmesi,
3. Tıp biliminin kural ve standartlarına uygun olarak ve tıbbın sınırları içinde uygulanan fiziki ve ruhi tüm hareketlerden oluşmasıdır.
Hekimlik uzmanlık isteyen bir meslektir ve hekim tıp bilimince kabul edilen metotları bilmekle, takip etmekle ve uygulamakla yükümlüdür. Hekim, kullanacağı yöntemi seçerken serbest olsa dahi tıp bilimince kabul edilen yöntemlerden (tıbbi endikasyon) yararlanmak zorundadır. Dolayısıyla sebepsiz bir tıbbi müdahale kişinin vücut bütünlüğünü ihlal edeceğinden hekimin sorumluluğuna yol açacaktır.
Nasıl Aydınlatalım?
III. Tıp Etiği ve Tıp Hukuku Sempozyumu Sonuç Bildirgesi’ne göre; aydınlatılmış onamın dayandığı iki temel ilke vardır. Bunlar; “Aydınlatma” ve “Onam”dır.
Aydınlatma; bilginin sunulmasını ve sunulan bilginin anlaşılmasını,
Onam ise gönüllülük ve yeterlilik öğelerini içeren temel özellikleri ifade eder.
Hastanın yeterliliği hastanın kendi geleceğini belirleyebilmesi için yaşının ve yaşına oranla akli düzeyinin yeterli olması anlamına gelir.
Bilgilendirme iki aşamadan oluşur. İlk aşama bilginin açıklanmasıdır ve bu aşamada hekim hastalığın teşhisi, tedavisi ve komplikasyonlarıyla alakalı önem arz eden her detayı hasta ile paylaşmalıdır. İkinci aşama bilginin hasta tarafından anlaşılmasıdır. Hasta tarafından anlaşılmayan aydınlatma hekimi sorumluluktan kurtarmaya yetmeyecektir.
Bilgi, mümkün olduğunca sade şekilde, tereddüt ve şüpheye yer verilmeden, hastanın sosyal ve kültürel düzeyine uygun olarak anlayabileceği şekilde, uygun ortamda ve hastanın mahremiyeti korunarak verilmelidir.
Hekimin uygulayacağı tedavinin sınırlarını artık hekim değil hastanın özgür iradesi oluşturacaktır. Ancak bu iradenin oluşmasında yol gösterici olacak kişi yine hekim olacaktır. Hekimin hastasını aydınlatması yani; hastanın hastalığı, uygulanması planlanan tanı ve tedavi yöntemleri, diğer tedavi seçenekleri, söz konusu işlemlerin hasta üzerinde oluşturabileceği etkiler ve müdahalenin yapılmaması ya da ertelenmesi halinde söz konusu olabilecek sonuçlar hakkında hastayı bilgilendirmesi hekimin yükümlülükleri arasındadır.
Yasal Bağlamı Nedir?
Aydınlatılmış onam sürecinin yasal bağlamına ilişkin hukuki metinler incelendiğinde en eski düzenlemenin 1219 sayılı Tababet ve Şuabatı Sanatlarının Tarz-ı İcrasına Dair Kanun (1928) olduğu görülmektedir.
Bu kanuna göre; hekimler, diş hekimleri, ebeler, sağlık memurları, sünnetçiler, hasta bakıcıları ve hemşireler tıbbi müdahalede bulunmaya ehil kişilerdir.
Türk Tabipleri Birliği Hekimlik Meslek Etiği Kuralları
• Madde 26: Aydınlatılmış onam: “Hekim hastasını, hastanın sağlık durumu ve konulan tanı, önerilen tedavi yönteminin türü, başarı şansı ve süresi, tedavi yönteminin hastanın sağlığı için taşıdığı riskler, verilen ilaçların kullanılışı ve olası yan etkileri, hastanın önerilen tedaviyi kabul etmemesi durumunda hastalığın yaratacağı sonuçlar, olası tedavi seçenekleri ve riskleri konularında aydınlatır.
• Yapılacak aydınlatma hastanın toplumsal ve ruhsal durumuna uygun olmalıdır.
• Bilgiler hasta tarafından anlaşılabilecek biçimde verilmelidir.
• Hastanın dışında bilgilendirilecek kişileri, hasta kendisi belirler.
• Sağlıkla ilgili her türlü girişim, kişinin özgür ve aydınlatılmış onamı ile yapılabilir.
• Alınan onam, baskı, tehdit ya da eksik aydınlatma yoluyla alındıysa geçersizdir.
• Hasta vermiş olduğu aydınlatılmış onamı dilediği zaman geri alabilir.
Sağlık Bakanlığı Hasta Hakları Yönetmeliği’ndeki
Madde 18: Bilgi Vermenin Usulü;
Madde 24; Hastanın Rızası ve İzni;
Madde 25; Hastanın Tedaviyi Reddetme ve Durdurması;
Madde 26; Küçüğün veya Mahcurun Tıbbi Müdahaleye katılımı;
Madde 31; Rızanın Kapsamı ile ilgilidir.
Tıp Etiğine Uygun Aydınlatılmış Onam Nasıl Alınır?
Hasta onam verme yeterliğinde olmalıdır.
Yani var olan seçenekler hakkında düşünüp, akıl yürütebilmeli; kendisine anlatılan bilgileri anlayabilmeli, içinde bulunduğu durumun sonuçlarını değerlendirip, bilgiyi akılcı bir biçimde işleyebilmelidir. Bu nedenle ilk değerlendirilmesi gereken, kişinin karar verme yeterliğinin olup olmadığıdır. Acil durumlar ile hastanın reşit olmaması veya bilincinin kapalı olduğu ya da karar veremeyeceği durumlarda yasal temsilcisinin izni alınır.
Onam özgür irade ve gönüllü olarak verilmelidir. Hasta vermiş olduğu aydınlatılmış onamı dilediği zaman geri alabilir. Hekim acil durumda hasta yakının kararının kötü niyetli olabileceğini düşünüyorsa adli makamlara bildirmelidir.
2. Onam açık olmalıdır.
Tıbbi ilişkide geçerli olan onam “açık onam”dır. Açık onam, gönüllü ve aydınlatılmış onam demektir; bu durumda hasta kendisine verilen bilgilerin tümünü anlamış ve onam formunu imzalamıştır.
Tedavisi yasalarla zorunlu kılınan hastalıklar toplum sağlığını tehdit ettiği için hasta veya yasal temsilcisinin aydınlatılmış onamı alınmasa da gerekli tedavi yapılır.
3. Onam yalnızca aydınlatılan konu üzerinde önerilen tedavi ya da işlem için geçerlidir.
Genellikle, hastalara hastaneye kabul edildikleri zaman, kendilerinden yapılacak her şeye karşı genel bir izin formu imzalatılmaktadır. Bu genel, yani her şeyi kapsayan onam, hastanın hastanede kaldığı süre içinde bildiği ya da bilmediği bütün işlemlere onam vermek anlamına gelmekte, hasta her şeye örtülü olarak onam vermiş kabul edilmektedir. Oysa açık onam, hastanın “her bir tıbbi uygulama için” aydınlatılmış olmasını gerekli kılmaktadır.
4. Verilmesi gereken bilgiler aşağıdakilerin tümünü kapsamalıdır:
Hastanın sağlık durumu ve konulan tanı,
Önerilen tedavi yönteminin türü,
Başarı şansı ve süresi,
Tedavi yönteminin hastanın sağlığı için taşıdığı riskler,
Verilen ilaçların kullanılışı ve olası yan etkileri,
Hastanın önerilen tedaviyi kabul etmemesi durumunda hastalığın yaratacağı sonuçlar,
Olası tedavi seçenekleri ve riskleri.
Kaynakça
Munise Gülen KURT, “Tıbbi Müdahalelerde Aydınlatılmış Onam”, Türkiye Barolar Birliği Dergisi , Ankara, 2022
Avrupa Konseyi düzenlemesi olan Biyoloji ve Tıbbın Uygulanması Bakımından İnsan Hakları ve İnsan Haysiyetinin Korunması Sözleşmesi, 1997
Emel Badur, Tıbbi Müdahaleye Rızanın Özellik Gösterdiği Haller, Ankara, 2017, Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Özel Hukuk ABD, İstanbul, 2015, s.8. 5 s.34
Selda Yıldırım, “Tıbbi Müdahalelerde Aydınlatılmış Onam”, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Beykent Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İşletme Yönetimi ABD, İstanbul, 2015, s.59
Aydın Erdem, “Tıp Etiğinde Temel İlkeler”, www.deontoloji.hacettepe.edu.tr/ekler/ doc/ilkeler.doc, ET 07.12.2019
Comments